13 Aralık 2016 Salı

Şehirlerde patlamalar, içimizde yangınlar



Bir varmış bir yokmuş ülkenin birinde huzur içinde yaşayan insanlar varmış… Canım  ülkem artık böyle bir masal. Çocuklara anlatılacak eski günler olarak kalacak sanırım huzurlu yaşanan bu ülke!
Önceleri bin yılın başında duyardık şu ilde patlama oldu başlıklı haberleri, şimdilerde ise sık sık karşımıza çıkar oldu hatta üç günde bir patlama oldu haberini görmezsek medyada,  bir aksilik mi var bu ara patlama olmadı diyeceğiz neredeyse. Yazık…
Patlamalara lanet eden bir millet olduk çok yazık. Sosyal medyada bitmeyen bir haykırış haline geldi, hangi hesabıma baksam teröre lanet eden cümleler var. Buna seviniyorum,  neyine seviniyorsun yahu bunun sorusunu duyar gibi oluyorum sizden fakat sevindiğim tek şey ne kadar patlama olursa olsun her patlamadan sonra yavaş yavaş buna da alışıyoruz demeden tepki vermeye devam eden bir milletin var olduğunu bilmek sevindiriyor beni. Ya alışmaya başlasaydık, her geçen gün biraz daha sıradan gelseydi verdiğimiz şehitler ya insani hislerimizi yitirseydik. Aman Tanrım ne korkunç ve utanç verici olurdu halimiz. Gerçi çok da gurur verici olduğunu düşünmüyorum ama en azından hala olaylara tepki verecek kadar duyarlıyız.
Güzel ülkemin patlamalarla dolu gündeminde bu kez İstanbul’da yaşanan üzücü olay var, maç çıkışı çelik kuvvet otobüsüne yönelik yapılan  hain saldırı yine ülkece canımızın yanmasına sebep oldu. En son baktığımda 38 şehidimiz ve 155 yaralımız vardı, rakamlar değişemeye devam edecek maalesef. Canım memleketimin dört bir yanına ateş düştü yine, ateşin düştüğü yerlerden biri de Malatya. Şehit haberi Malatyalı üç ailenin evine de düştü, sadece Malatya’ya değil tabi aynı anda 38 eve düştü ve birçok eve de korku çünkü yaralıların sayısı da azımsanacak bir rakam değil. Özellikle Malatya’dan bahsetmemin sebebi ise şu an burada bulunuyor olmamdan kaynaklanıyor. Gelelim Malatya’yı yasa boğan üç acıya, 22 yaşında bir polis Okan Doğan iki yıldır İstanbul’da görev yapıyordu, Hamdi Dikmen ise 28 yaşındaydı babasını kaybetmiş bir polis memuruydu, Yakup Çapat ise 20 yaşındaydı,  bir annenin daha gençliğinin baharındaki evlatları bu vatan için can verdi.  Geriye yas dolu bir aile, yaşanmamış bir ömür kaldı. Kaçıncı gencimiz şehit olan bu ülkede, ben sayamıyorum artık eğer saymaya çalışırsam deliririm.
Peki bu ülke niye hale teröre şehit veriyor? Niye, niye, niye….? Çözümler gerek bize kalıcı çözümler. Annelerin artık şehit annesi olma gururunu yaşamadan, evlatlarına sarılarak yaşayacağı günler gerek bize. Umut ediyorum bir gün bitecek demek istemiyorum artık, umut etmek istemiyorum çünkü, bunun olduğunu görmek istiyorum bu vatan topraklarında. Yas dolu günler geride kalır umarım… Bu ülke için şehit olmuş her can hakkını ödememiz imkansız. Canından bu vatan için geçmiş, şehit olmuş güzel yürekli insanlar acınız kalbimizde baki, nefes aldığımız sürece de sizlere minnet duyacağız.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin var olması adına can vermiş tüm şehitlerimizin anısına. Ruhunuz şad olsun…


0 yorum:

Yorum Gönder