İzmir’i görmeden ölmeyin diyor bir şair, İzmir’e
gelmişken Şirince’ye de gitmeden dönmeyin tabii.
Cumhuriyet'in
ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla Şirince ismini
almasının nedeni çok şirin bir köy olmasıdır herhalde. Günün ilk saatlerinde
yola düşün, Şirince’ye ulaşır ulaşmaz
arabanızı park edin ve yürümenin keyfini çıkarın. Araçların girmediği dar
sokaklarında keyifle turlamaya başladığınızda köyün mimarisine dayanamayıp
fotoğraf çekmeye başlayacaksınız. Birçok yerli, yabancı turistin ziyaret ettiği
bu küçük köy yaşayan insanları ile çok sıcak. El emeği ürünlerden oluşan tezgâhları
inceleyerek yolda yürümeye devam edebilirsiniz, ürünleri inceleyerek devam
edeceksiniz çünkü tezgâhları bekleyen kadınlar o kadar misafirperver ki sohbet
ede ede yürüyeceksiniz o yolda. Gelmişken elim boş dönmeyim bir de hatıra
kalsın diyerek birkaç ürün almaktan da alıkoyamazsınız kendinizi. Özellikle bir
kapının önünden geçerken şaşkın gözlerle gülümseyeceksiniz, kapısında renk renk
çiçekleri olan bir ev, çiçeklerin saksıları ise eski ayakkabılar. Eskileri
atmak yerine bu ev sahibi onları değerlendirmiş ve çiçeklerine fark katmış.
Benim niye aklıma hiç gelmedi diye sorarsanız eğer sizde bendensiniz demektir.
Yüzyıllık geçmişi olan tarihi kahveler yer alıyor dükkânların arasında, mola
vermeden olmaz değil mi kahvenizi de burada içebilirsiniz. Hem kahve keyfi hem
de geçmişe küçük bir yolculuk olacaktır sizin için.
Yunan yazar “Şu
yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim Kırkınca (Şirince), cennetin bir
parçası olması gerekir” diyor bu şirin köy için. Köyün etrafının üzüm bağları
ile çevrili olması nedeniyle şarap üretimi de yaygın. Köyde yer alan şarap
mahzenleri hem koskoca bir tarih hem de geçim kaynağı.
Velhasıl kelam Şirince bir tatil gününü keyifle
geçirip huzurlu ayrılmak için ideal doğası ve havası ile sizi bekliyor.
0 yorum:
Yorum Gönder