Evet, takvimler 8 Mart’ı gösterdi. Merhaba ‘Dünya Kadınlar
günü’, biz seni hiç kutlayacak halde değiliz aslında. Kadınlar Günü’nü
eğlenceli partilerde kutlayanlara sevgiler elbette ben biraz tarihsel bir
süzgeçten geçerek bakalım istiyorum bu güne.
Nereden geliyor bu ‘Dünya Kadınlar Günü’ aslında emekçi
kadınlar günü de deniyor. 1857 yılında yani 161 yıl önce, ABD’nin New York kentinde bir dokuma
fabrikasında çok ağır çalışma şartlarında, çok uzun iş günlerinde, çok ucuza
çalışan kadınların greve çıkmasıyla ortaya çıktı. 1910 yılında Clara Zetkin, 8
Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi ve bu öneri kabul edildi.
Rus emekçi kadınlar 1917 yılında “Ekmek ve barış istiyoruz” sloganı ile sokağa
çıktılar. 16 Aralık 1977 yılında BM 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak
anılmasını kabul etti. Peki Türkiye’de? İlk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak
kutlanmaya başlanan gün 1975 yılı ve sonrasında kapalı alanlardan sokaklara
taştı. 12 Eylül 1980 darbesinden nasibini almış 4 yıl kutlanmamış olsa da 1984
yılından beri çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya devam ediyor.
Sizce de biz ağlanacak halimize gülmüyor muyuz? Şu şartlarda
bu günü kutluyor olmak çok zor bence özellikle bizim ülkemizde. Kadının bir
düzen içerisinde sıkışıp kaldığı, olduğu ile yapmak istediği arasında git gel
yaşadığı bir ruh halinde neyin kutlaması yapılır ki? Kadına yönelik şiddetin
her geçen gün arttığı (buradaki şiddet sadece fiziki değil, birçok psikolojik
şiddeti de içinde barındırıyor) zamanlarda, kadına hala bayan diyenlerin
yaşadığı bir dünyada, erkek egemen yaşadığımız bir toplumda kadın olmak ne zor.
Bu arada ne var bayan demekte diyeceksiniz elbette bir şey yok nerede ve nasıl
kullandığınızı çok iyi bir şekilde seçebiliyorsanız fakat kadına kadın demekten
korkmayın ya şeytan çarpmaz, ağzınız yamulmaz. Hatta bir söyleseniz çok
seveceksiniz siz de söylemeyi niye kullanmıyormuşum diyeceksiniz. Deneyin!
Şengül Hablemitoğlu, bayan yanı dergisinin bu ayki sayısında
ekonomik şiddeti görmezden gelmek adlı yazıyı yazdı. Biz şiddeti yanlış
anlıyoruz bence de sadece fiziki şiddete maruz kalan kadınları düşünüyoruz.
Hayır! Bu ülkede kız kısmı okumaz, kadın kısmı kocasının eline bakar diye
erkeğe bağımlı edilmiş o kadar çok kadın varken şiddeti sadece fiziki
düşünmememiz gerek. Hatta kaynana şiddetini bile buna dâhil edebiliriz. Zaten
kadının kadına yaptığı eziyeti düşünmek bile sinirimi bozuyor. He şimdi o
yazıya geliyorum. Yazının başında Şengül Hoca bir kadın takipçisinden aldığı
mesajı yazmış. Özetle kadın soruyor biz ne olacağız diye. Bazen 1 lira
bulamayan, kocasının eline bakan kadınlar ne olacağız diye soruyor. Gerçekten
ne olacak? Ne mi olacak bence kendisini
kurtaracak o çözümün aynada gördüğü olduğunu çözünce o soruyu soran güzel kadın
ve onun gibilerin sorunu bitecek.
Bir de çok sevgili Hülya Avşar var son günlerde programında
söyledikleri ile gündemde baya güzel sıfatlar ile anılıyor. Toplumun yüz karası
sadece bu kadar söyleyeceğim. Neyse ki ülkemizde göğsümüzü kabartan kadınlar
var. Bir tane değil bir sürü hatta bazen adını duyuyoruz bazen duymuyoruz. Olsun
isimleri duyulmuyor diye yok değiller ya. Yıldızlar ve Gençler Avrupa Eskrim
Şampiyonası'nda yıldız kadınlar kılıç kategorisinde Deniz Selin Ünlüdağ, Avrupa
Şampiyonu oldu. Deniz Selin Ünlüdağ, 95 yıllık eskrim tarihinde İbrahim Ahmed
Acar’dan sonra bireysel kategoride Avrupa Şampiyonluğu kazanan ikinci isim
olarak tarihe geçti. Bize yaşattığı bu gurur için teşekkür ediyorum.
Kadın olmak uçmak ile kök salmak arasında sıkışıp kalmaktır.
Kadınlar çiçektir diyorlar ya sen kaktüs ol bence hem çiçek hem diken sana
zarar veren her şeyden dikenlerin ile koru, yine de çiçek ol madem çok istiyorlar çiçek
olmanı kaktüs ol sen kaktüs.
Sözler elbette Atanın sözleriyle biter. “Dünyada her şey kadının eseridir” M. Kemal
Atatürk. Dilerim Türk özüne döner ve Atasının sözlerinden ders çıkarır.
Kadınlar günün kutlu olsun kahraman Türk kadını.
(http://www.kayisikenthaber.com/yazarlar/ozge-sever/sen-en-iyisi-kaktus-ol/42/)
0 yorum:
Yorum Gönder