
Ben ise seyir halinde yazıyorum bu yazıyı. Bir şehirden bir
şehre bayram yolculuğu yaparken yazmanın keyfi de bir başka. Eskiden bayram
tatillerini büyüklerini ziyaret etmek yerine bir yerlere gezmeye gidenlere
sinir olurdum yalan değil. Yıllar geçti iş hayatının kapısından girdim, hayat
yoğunluğum arttı işte o sinir olduğum insanlara hak vermeye başladım. Birkaç
senedir bu bayram tatili şuraya gideceğim bunu yapacağım desem de kendimi
dedemin dizinin dibinde buluyorum. Her sene ya son bayramımız olursa diye
kaygılanıp sonra vicdan azabı çekme korkusuyla tatilden vazgeçiyorum.
Yaşamımız sürekli değişiyor. Hayata her gün biraz daha
farklı tutunmak zorunda kalıyoruz. Değişen dünya değerlerimizi de değiştiriyor.
Değişiyoruz sonra nerede o eski bayramlar diyoruz. Sahi nerede? Bayramlar bir
yere kaçmış olamaz değişenin aslında kendimiz olduğumuzu kabul etmiyoruz.
Eskiden cep telefonları bu kadar yaygın değildi ev telefonlarının
ücretlendirmesinin de çok uygun olduğunu düşünmüyorum ama herkes bayram için
birbirini arardı. Şimdi sınırsız konuşma paketleri var ama biz ne yapıyoruz
toplu mesaj ne kadar samimiyetsiz. Hayır, yani herkese atılan mesaj ne kadar
içten olabilir ki? Bir de tuşlu telefondan akıllı telefona geçmiş orta yaş üstü
ergenleri var. Ben onlara ergen diyorum çünkü aynı şeyi genç yaşta biri yapsa
eleştire eleştire bitiremeyecekleri her şeyi kendileri yapıyor. Bayramlaşmaya
gitmiş sohbet etmek yerine ne yapıyor Facebook’ta geziyor. Ayıp yahu ayıp! Bir
toplum un kültürel değerleri o toplumun varlığını sürdürmesi için çok önemli.
Bizi biz yapan her şey çünkü onlar. Diğer toplumlardan ayıran öz benliği
oluşturan ve gelecek olan kuşaklara bırakacağımız mirasımız. Umarım bayramda sosyal
medya gezintisi yapmayı bırakmayız onlara.
Kurban bayramı da böyle bir miras. Kentsel yaşama geçtiğimiz
için eskisi gibi kimse evinin bahçesinde kurban kesmiyor gerçi artık ama başka
bir yerde kesilse de kurban eti eve geliyor mutfakta saatlerce başında
uğraşılıyor bir şekilde hep hareketliliği var. İnanan için imkansız bir şey
yoktur. İsmail bir gün Tanrı’ya dua eder bir çocuğu olması için Tanrı’da ona
İsmail’i verir. İbrahim oğlunu kurban edeceğine söz vermiştir. İsmail’de ki
cesaret ise takdire şayandır. Tanrı baba
ile oğlu ayırmaz indirir gökten bir kurbanı,
İbrahim onu keser oğlunun yerine. Böyle gelir günümüze kurban bayramı.
Dini anlamı ve bayramda neler yapılması gerektiği hakkında uzmanlar
bilgilendirme yapıyor. Bayramın özü paylaşmak bence etini, emeğini,
mutluluğunu…
Evet sevgili okur sanırım ilk defa bayramlaşacağız.
Sevdiklerinizle güzel bir bayram geçirmenizi dilerim.
0 yorum:
Yorum Gönder