Ülke olarak televizyon izlemeyi seviyoruz, izleme
konusunda seçici olduğumuzu söylemek pek mümkün değil. Televizyonda yayında
olan dizilerimize bakıp aslında çok çeşitli bir izleyici kitlesine sahip
olduğumuzu da görebiliriz.
Yaz döneminde genelde gençlere hitap eden eğlenceli,
aşk kokulu diziler sezonluk görevlerini yerine getirip final bölümlerini
yaparken, kış dizileri reyting rekorları kırmayı hedefleyen senaryoları ile
kanallarında yerini almaya başladı. Erkekler Söz, Çukur gibi dizilerinin olduğu
günler televizyon başına kitleniyor kadınlar da İstanbullu Gelin (mesela ben
cuma akşamları dünya ile bağlantımı kesiyorum), Kırgın Çiçekler ve adını şu an
hatırlayamadığım duygusal dizilerin olduğu saatlerde ekran başında oluyor. Tabii
ki herkes izlemekten hoşlandığı dizileri, filmleri izlemeli.
Bazı dizilerin varlığı beni çok rahatsız ediyor mesela
‘Yeni Gelin’ dizisi yabancı bir gelinin doğulu bir aileye katılmasını üzerinde
dönen bir olay örgüsü var, izlerken gülüyorsunuz komedi ağırlıklı güzel bir
dizi gibi görünüyor. Dizide bir babanın üç eşi ve çocukları var ve bu üç eş
yani üç kuma çok iyi anlaşıyor. Tam olarak dikkatimi çeken ve gözüme batan da
bu oldu. Bir dizide üç eşli bir erkek var! Normal şartlarda üç kumanın olduğu
yerde çeşitli savaşların olması gerekir, kadınlar arasında çekişme olması
gerekir ama bu dizide o kadar iyi anlaşan üç kadın var ki kuma olasınız gelir.
Dizinin gizli mesajı da bence bu çok eşliliği televizyon aracıyla insanlara
güzel bir şeymiş gibi kodlamak.
Çok yeni bir dizi ‘Sen Anlat Karadeniz’ daha çok yeni
bir dizi üzgünüm eleştireceğim. Bayıla bayıla izledim evet çok da güzel bir
dizi olmuş o zaman sorun nerede? Dizide eşinden hatta eşi bile olmayan bir
erkekten sürekli şiddet gören bir kadın var. Zorla evde tutuluyor, şiddet
görüyor ve bir şekilde o evden kaçıyor. Karadenizli bir genç onu koruyor onlara
yardım ediyor. Çok güzel Karadeniz’de çekilen bir dizi o bölgenin insanlarının
nasıl cesur, nasıl korumacı ve iyiliksever olduğunu gösteriyor. Sorun kadına şiddeti bu kadar göz önünde
tutuyor olması, silahlı adamların bu kadar sıradan bir şeymiş gibi
gösterilmesi. Aynı silahlı sahneler ‘Çukur’ dizisinde de var. Ne olmuş yani
dizi sonuçta bunlar gerçek değil diyebilsek keşke ama diyemiyorum. İnsanlar
izledikleri her şeyden öyle etkilenir hale geldi ki o yapıyor ben de yaparım
diyor. Dizide karısını dövüyordu ben de döverim diyebilecek insanlar var.
Dizilerdeki karakterleri rol model olarak alıyor o nasılsa öyle olmaya çalışan
insanlar sorunumuz bu işte tam olarak bu.
Bu diziler olmasın demiyorum ama daha dikkatli olmak
gerek diyorum. Çocuklar gördüğü her şeyden çok daha kolay etkileniyor ve
unutmuyor. En azından böyle sahneleri olan dizileri izlerken çocukları uzak
tutalım ve biz de izlerken sadece kurgulanmış bir sahne olarak izleyelim. Yok,
illa örnek alacağım derseniz Faruk’u örnek alın eşini çok seven ve annesi ile
eşi arasında çok güzel denge kuran bir erkek modeli. İstanbullu Gelin’i izleyin
derim.
Üzülerek söylüyorum şu eleştirdiğim sahneler gerçek
hayatta da yaşanıyor hatta daha kötüleri yaşanıyor. Zaten gerçekler böyle
kötüyken bir de dizilerde de bunları izlemeye devam edersek ruhsal çökeceğiz.
Dizilerin sevgi aşıladığı sahnelerle ekranlarda olmasını diliyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder