24 Mart 2020 Salı

Erkeksiz Bir Dünya



Bu yılda martın sekizini geride bıraktık.  Kadın haklarına dikkat çekilen, kadın cinayetlerine isyan edilen bir gün olarak eril iktidara karşı mücadele edilen bir gün olmaya devam ediyor 8 Mart.
Kadına yönelik şiddet haberleri gördüğünüzde ya da bu kaçıncı kadın cinayeti diye sinirlendiğinizde erkekler olmasaydı diye düşündüğünüz oluyor mu? Dünya nasıl bir yer olurdu diye hayal ettiğim anlar oluyor benim ne yalan söyleyeyim.

İşte o hayalimi Cem Akaş kurgulamış ve Y romanı ortaya çıkmış. Can yayınlarından 2018 yılında çıkmış olan kitap okuyucuya kadınların ülkesini sunuyor. Kadınların yönettiği, sadece kadınların olduğu bir dünyanın nasıl olacağı noktasının yanında dünyada yapayalnız kalmış bir erkeğin romanı. Okurken bitmesini istemediğim bitirdiğimde de niye daha önce okumadım diye kedime söylendiğim bir kitap Y. Ayrıca yalnızca kadınların olduğu bir dünyayı erkek bir yazarın kaleme alması da dikkat çekici.

Kitap üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölüm yüz elli yıldan fazla süredir erkek neslinin tükendiği sadece kadınların yaşamlarını sürdürdüğü bir dünyaya Y kromozomlu bir bebeğin gelmesi ile başlıyor. İki kadın karakter bir sabah kapılarının önünde bir bebek buluyor. Cinsiyetini gördükten sonra bebek ile iki kadının hayatı değişiyor. Bu iki kadın onu devlete teslim etmek yerine gizlice bakmaya karar veriyorlar. Kadınların bu kararı ataerkil düzen yok olmuşken tekrar bir erkeğin yaşama şansı bulması değişen tüm dünya düzenine karşı bir ihanet mi? Büyükanne Zelda karakterinin bebeğe karşı ön yargısının yanında soykırıma varan erkek katliamlarının yapıldığını Zenda karakterinin nefreti üzerinden bahsetmekte. Kadınların da gücü elinde bulundurduğunda karşı oldukları davranışları sergileyebileceğini sorgulatıyor. Constantine kadın egemen bir dünyada kız çocuğu gibi yetiştirilmeye çalışılıyor. İkinci bölümde farklı bir anlatı tarzı ile karşılaşıyoruz. Gelecekte olanları anlatan bir haberci anlatısı ile Constantine erkek olduğu öğrenildiğinde başına gelenler sürükleyici bir şekilde işleniyor. Erkek nefretiyle başa çıkamayan kadınların ne kadar vahşileşebileceğini ortaya çıkarıyor. Erkeklerin olmadığı bir dünyanın tadını yaşarken bazı kadınların erkek görünümlü olması penisli kadınların olması aslında dünyada kadın-erkek arasında doğal bir dengenin olduğunu ve biri olmadan birinin bir şekilde onu aradığını gösteriyor.  Üçüncü bölüm artık erkek kimliği ile hayatına devam eden Constatine İstanbul’da yaşayan bir yazar oluşu üzerinden gidiyor. Bu bölüm bir kadının Constatine ’ye yönelttiği sorular ile röportaj bölümü olarak kitabı sonlandırıyor.

Yazar bir erkeğin tek kalmasından kaynaklı yaşadığı bunalımı ve biyolojik kimliğini korumaya çalışırken verdiği mücadeleyi okuyucuya aktarmış. Çoğu cümlede içinize dönüp böyle bir durumda ben ne yapardım sorusunu sorduran Y tekrar tekrar okunmayı hak eden bir eser bence.

0 yorum:

Yorum Gönder