Bu yılda martın sekizini geride bıraktık. Kadın haklarına dikkat çekilen, kadın
cinayetlerine isyan edilen bir gün olarak eril iktidara karşı mücadele edilen
bir gün olmaya devam ediyor 8 Mart.
Kadına yönelik şiddet haberleri gördüğünüzde ya da
bu kaçıncı kadın cinayeti diye sinirlendiğinizde erkekler olmasaydı diye
düşündüğünüz oluyor mu? Dünya nasıl bir yer olurdu diye hayal ettiğim anlar
oluyor benim ne yalan söyleyeyim.
İşte o hayalimi Cem Akaş kurgulamış ve Y romanı
ortaya çıkmış. Can yayınlarından 2018 yılında çıkmış olan kitap okuyucuya
kadınların ülkesini sunuyor. Kadınların yönettiği, sadece kadınların olduğu bir
dünyanın nasıl olacağı noktasının yanında dünyada yapayalnız kalmış bir erkeğin
romanı. Okurken bitmesini istemediğim bitirdiğimde de niye daha önce okumadım
diye kedime söylendiğim bir kitap Y. Ayrıca yalnızca kadınların olduğu bir
dünyayı erkek bir yazarın kaleme alması da dikkat çekici.
Kitap üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölüm yüz
elli yıldan fazla süredir erkek neslinin tükendiği sadece kadınların
yaşamlarını sürdürdüğü bir dünyaya Y kromozomlu bir bebeğin gelmesi ile
başlıyor. İki kadın karakter bir sabah kapılarının önünde bir bebek buluyor.
Cinsiyetini gördükten sonra bebek ile iki kadının hayatı değişiyor. Bu iki
kadın onu devlete teslim etmek yerine gizlice bakmaya karar veriyorlar. Kadınların
bu kararı ataerkil düzen yok olmuşken tekrar bir erkeğin yaşama şansı bulması
değişen tüm dünya düzenine karşı bir ihanet mi? Büyükanne Zelda karakterinin
bebeğe karşı ön yargısının yanında soykırıma varan erkek katliamlarının
yapıldığını Zenda karakterinin nefreti üzerinden bahsetmekte. Kadınların da
gücü elinde bulundurduğunda karşı oldukları davranışları sergileyebileceğini
sorgulatıyor. Constantine kadın egemen bir dünyada kız çocuğu gibi
yetiştirilmeye çalışılıyor. İkinci bölümde farklı bir anlatı tarzı ile
karşılaşıyoruz. Gelecekte olanları anlatan bir haberci anlatısı ile Constantine
erkek olduğu öğrenildiğinde başına gelenler sürükleyici bir şekilde işleniyor.
Erkek nefretiyle başa çıkamayan kadınların ne kadar vahşileşebileceğini ortaya
çıkarıyor. Erkeklerin olmadığı bir dünyanın tadını yaşarken bazı kadınların
erkek görünümlü olması penisli kadınların olması aslında dünyada kadın-erkek
arasında doğal bir dengenin olduğunu ve biri olmadan birinin bir şekilde onu
aradığını gösteriyor. Üçüncü bölüm artık
erkek kimliği ile hayatına devam eden Constatine İstanbul’da yaşayan bir yazar
oluşu üzerinden gidiyor. Bu bölüm bir kadının Constatine ’ye yönelttiği sorular
ile röportaj bölümü olarak kitabı sonlandırıyor.
Yazar bir erkeğin tek kalmasından kaynaklı yaşadığı
bunalımı ve biyolojik kimliğini korumaya çalışırken verdiği mücadeleyi
okuyucuya aktarmış. Çoğu cümlede içinize dönüp böyle bir durumda ben ne
yapardım sorusunu sorduran Y tekrar tekrar okunmayı hak eden bir eser bence.
0 yorum:
Yorum Gönder