Darbe girişiminin 3. yılındayız. Ben bu satırlarda
size kandıran Fetö'yü ya da kandırıldıklarını ifade eden iktidarı
eleştirmeyeceğim. Siyasi kalıplara girerek varsayımlarda da bulunmayacağım. Ben
size o gece orada yaşamını yitiren gencecik bir askerden bahsedeceğim.
Ferhat, 2 sene aynı sınıfı paylaştığım arkadaşım.
Ders aralarında toplanıp sahilde oturduğumuz tüm sınıfın sevdiği çocuk.
Giresun’da okuduğum yıllarda arkadaşımdı Ferhat, sınıfın arka sırasında
otururdu, sessiz sakin bir çocuktu. Hani karıncayı bile incitmez derler ya işte
öyle biriydi. Mezun olduk, araya zaman girdi derken dağıldık. Sosyal
medya sağ olsun işte yararlarından biri görmezsin, konuşmazsın ama bilirsin…
Sınıf olarak hep birbirimizden haberdar olduk. Bir gün asker olduğunu duydum
sevindim onun adına, bölümden iş bulmak zordu en azından bir işi olmuştu.
Aileler de sevinir böyle durumlarda kültürel bir koddur ya bir baltaya sap
olmak. Bir işi var, mesleği var diye sevinir aileler. Eminim onun da ailesi
sevinmişti. Okuduğumuz süre boyunca Ferhat'ın cemaat ile iç içe olduğunu
bilmem, dedim ya kendi halinde bir çocuktu ülkesine hainlik yapacak biri
değildi hatta değildi değil, değil! Hiçbir şeyden emin olmasam da bundan
eminim. O gece haberini aldığımızda hepimiz birbirimize yazdık doğru çıkmasın o
olmasın diye dua ettik ama oydu. Vur emrine uymayan halka ateş açamam diyerek
orada kendi canından vazgeçen o asker bizim Ferhat'tı. Ondan geriye hep birlikte
çektiğimiz birkaç fotoğraf anı kaldı bize bir de bu onurlu duruşu. Hakkında
söylenti çok olmuştur eminim korktu kendini vurdu, yok onlardandı da
sonuçlarından korktu vs. diye. Biz o askeri tanıdık bildik ki o bir vatan
evladıydı öyle kalacak. Hatta ölümünden sonra yapılan araştırmalarda aklandı da
ailesi şehitlik istedi fakat öylece kaldı. Adının şehit olarak yazılmasına
bence gerek var en azından arkasında kalan gözü yaşlı annesi için ailesi için…
Zor günler yaşandı, bu ülke birçok kez darbe gördü
belki evet ama başkaydı. Uzun yıllar üniversite eğitimi almak için başka
şehirlerde yaşamış biri olarak bir noktaya da vurgu yapmak istiyorum. Birçok
gencimiz ekonomik durumu olmadığı için, devlet yurdu çıkmadığı için bu cemaat
evlerinde kalmak zorunda kaldı. Başlarında ağabeyler, ablalar ile yasakları ile
onlarla yaşamak zorunda kaldı. Evleneceği kişiye kadar onların seçmesine izin
verecek hale gelene kadar tüm zihinsel oyunlara maruz kaldılar. Bence bir
hipnoz uygulanan siz adını ne koyarsanız koyun. Fetö yapılanması dağıtılmaya
çalışıldı evet 3 yıl geçti hala süren davalar, araştırmalar devam ediyor. Peki
ya başka cemaatler, aynı şekilde varlığını sürdüren tarikatlar onlar da aynı
şekilde tehlike arz etmiyor mu? Artık almamız gereken dersi tam anlamıyla aldık
mı? Bence hayır Fetö hainmiş diye çocuğunu onlardan uzak tutmak isteyip din
öğrensin diye başla cemaate gönderen aileler var hala bu ülkede. Yapmayın artık
dini duygularınızı, kalbinizi başkasına emanet etmeyin. Vakit ayırın onlardan
daha güzelini eminim siz çocuğunuza verirsiniz.
Ben o gece hiç korkmadım. Sokaklara dökülürken
insanlar, camilerden selalar yükselirken ben yatıp uyudum. Evet uyudum. İlk
orduyu kuran Mete'nin ırkına güvendiği gibi kahraman askerlerimize Türk
ordusuna güvendim. Onlar varken bize bir şey olmazdı, olmadı da zaten. Yüce
Türk ordusu varlığını sürdürdüğü sürece de korkusuz uyumaya devam edeceğim.
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki,
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözleriyle Atamın ileri
görüşlülüğü yolumuzu daima aydınlatan rehber iken Türk milleti özündeki gücü asla
kaybetmeyecektir.
Merak edenler için haberin linkini de buraya
bırakıyorum.
https://www.cnnturk.com/turkiye/15-temmuz-gecesi-intihar-eden-astsubayin-annesinin-feryadi?page=1
0 yorum:
Yorum Gönder